Seneca Stoa felsefesinin kilit isimlerinden biridir. Stoacılığın Roma İmparatorluğu’ndaki iki önemli temsilcisinden biri olarak karşımıza çıkar. Hayatına değinmemiz onun felsefesini ve stoacı felsefeye neler kazandırdığını yorumlamamız konusunda daha etkili olacaktır.

Seneca MS 3 yılında Roma fetihlerinin ve Romanik kültürün her alana yayıldığı bir yüzyılda, bugünkü İspanya’nın Akdeniz sahillerinde bulunan Corbuda’da hayata gözlerini açtı. Seneca genç yaşta babası Marcus Annaeus Seneca ya da Latin edebiyatında bilinen ismiyle ‘’Yaşlı Seneca’’ tarafından Roma’ya getirildi. Babası üst düzey bir hatip ve retorik hocasıydı. Kendisi gibi oğlunun da bir hatip olmasını ya da büyük oğlu Novatus gibi politikaya girmesini istiyordu. Ancak Seneca felsefeye duyduğu arzu ile Pythagorasçı Sotion ve Stoacı Attalus’tan felsefe dersleri aldı. Babası Marcus oğlu için endişe duyuyordu çünkü her devirde olduğu gibi Roma devrinde de İmparator Tiberius, Yunan geleneğinin ürünü olan garip kıyafetli ve delice fikirlere sahip olarak nitelediği filozofları, gençleri zehirlemekle suçlayıp muhalif ve devlete tehdit olarak gördüğü tüm filozofları uzak diyarlara sürüyordu. Anlayacağınız klasik devlet geleneğinin sadece günümüz aydınlarına değil o zamanın filozoflarına da zarar verdiğini görmek bizatihi mümkün. Felsefe yüzünden oğlunun başının belaya gireceğini düşünen Marcus, Seneca’yı önce Pompei’ye, sonrasında da Mısır’a gönderdi.

Seneca otuz bir yılında Roma’ya yirmi sekiz yaşında genç ve kendi kararlarını alabilen iradesi kuvvetli bir adam olarak döndü. Her yüksek zümreye ait Romalı gibi kendini eğitimine ve kariyerine adadı. Siyasete atıldı ve mahkemede avukatlık yapmaya başladı. Kısa sürede devletin mal düzenlemelerinde rol oynayan önemli bir makama geldi, titiz ve dürüst siyasi anlayışı yüzünden dönemin kıskanç imparatoru Caligula’nın dikkatini çekti. Hayatı tehlikeye giren Seneca yüksek mevki arkadaşlarının araya girmesiyle Caligula’nın gazabından kurtuldu. Caligula hayatıyla birlikte tahtını da yitirdikten sonra tahta oturan Claudius döneminde adı saray içi entrikalara karıştı. İktidarın gözünü kör ettiği İmparatoriçe Messalina’nın hedefine giren Seneca kırk bir yılında zina suçundan Korsika’ya sürgüne gönderildi. Messalina’nın ölümünün ardından yerine Agrippina geçti. Agrippina, oğlu ve imparatorluk varisi Nero’nun eğitim alması için Seneca’yı sügünden geri çağırttı. Kendisi felsefeden hiç haz etmezdi ancak Nero’nun eğitimi önemliydi. Agrippina Seneca’nın eğitimine sürekli müdahalelerde bulundu. Claudius ölünce on altı yaşındaki Nero tahta oturdu.

Nero Roma tarihinin en kötü hükümdarlarından biridir. Psikolojik problemleri onu annesi Agrippina’yı öldürmeye itti. Nero’nun genç olması ve sarayda yetkili kimsenin kalmaması sonucu Afranius Burrus ve Seneca devleti Nero üzerinden yönetmeye başladı. Ancak Burrus’un da ölmesi sonucu tek yetkili Seneca oldu. Stoik yaşam felsefesinden yola çıkarak devlet işlerinden elini etiğini çekmek istediği zaman ise Nero ona izin vermedi. Kararlı duruşu ve bu konudaki ısrarı sonrası mallarının çoğunu devlet hazinesine bırakıp istifa etti.

Kendini kitaplara, sorgulamaya ve felsefeye adayan Seneca altmış bir ve altmış beş yılları arasında en önemli eserlerini kaleme aldı. Fakat arzularının peşinden gittiği bu yolda karşısına son bir engel daha çıktı. Altmış beş yılında Nero’ya başarısız bir suikast girişiminde bulunuldu ve olayda olmamasına rağmen Seneca’nın komplocular arasında olduğu söylentisi nedeniyle İmparator onu kendi kendisini öldürme cezasına çarptırdı. Seneca ‘’Herkes ölüme yazgılıdır.’’ Düşüncesi ile kendini öldürdü.

Bunca zorluğa rağmen tarih sahnesindeki en iyi akıl hocalarından biri oldu. Stoa felsefesi denince akla gelen sayılı isimlerden biri haline geldi ve zamansız bir felsefe ortaya koyarak hem kendi döneminde hem de günümüz koşullarında nasıl erdemli ve güçlü bir karakter olabileceğimizi öğütledi. Nero, Caligula, Agrippina ve Claudius tarihin küfürlerle andığı ve sadece tarihçilerin bildiği insanlara dönüştüler ancak Seneca, hayatı anlamlandırmak isteyen herkesin rehberi haline geldi.

-Seneca’nın Felsefisi-

Genel Bakış: Seneca’nın felsefesi genel olarak duygular ve davranışlar ekseninde vuku bulan olguların ve durumların üzerine yoğunlaşır. Kavramsal açıdan belli kabullenişler içeren bir yapıya bürünen stoa felsefesinin temel doktirinlerini farklı bir yorumla bize sunar. Toplum, siyaset, hazlar, duygular, davranışlar, doğa ve erdem gibi konulara eğilir.

Mutluluğa Dair:

Seneca’ya göre genel bir Stoa görüşü olan topluma uygun yaşama düşüncesi geçerlidir; ancak farklı bir şekilde geçerlidir. Seneca toplumun ya da çoğunluğun kabul ettiği şeylerin ancak ve ancak akla, doğaya ve maddenin yapısına uygunsa kabul edilebilecek bir düşünce olduğunu savunur. Aslında çoğunluğun kolektif illüzyona sahip bir sürü gibi bireylerin muhakemeleri sonucu yani akılla değil ani ve duygusal kararlarla inanma eğiliminde bulundukları görüşündedir. Bundan dolayı çoğunluğun yani kolektivitenin bir şeyleri önce destekleyip sonra yine aynı şeye karşı olmasının ardındaki ikiyüzlülüğü vurgular. Bundan dolayı mutlu bir yaşam için kolektif kabullerdense bireysel bir muhakeme ve aklın rehberliğinin daha efektif bir çözüm olacağını savunur. Bizim size tavsiyemiz de aynı yönde olacaktır. Aklınızın yolundan gidin.

Doğaya Uyum:

Pek çok Stoacı gibi Seneca da şeylerin doğasına uygun olmayanın akla ve eyleme uygun olmadığını düşünür. Stoa felsefesinin ve dolayısıyla Seneca’nın da kabul ettiği üzere insan doğayla uyumlu yaşamalıdır. Peki nedir doğaya uyumlu yaşamak? Şiddet ve cinsel güdüler doğal eğilimler değil midir? O halde neden Seneca gibi Stoacılar bize metanet ve otokontrolden bahseder?

Çünkü Stoa felsefesine göre doğaya uyum demek toplumsal yaşamın getirisi olan para, şan-şöhret, cinsel hazlar gibi amaçlara, yapay lükslere, gösteriş meraklılığına, iktidar hırsına kapılmamaktır. Kısacası Stoacılığa göre doğaya uygun yaşamak demek, ihtiyacından fazlasına sahip olmamak, gösterişten uzak durmak, tevazu sahibi olmak, kibirden arınmak ancak değerinden taviz vermemek, yapay hazlardan kaçınmak, iktidar ve hükümranlık etmek gibi ihtiraslardan uzak durmak demektir.

‘’ Esasında, doğayı lider kabul etmeliyiz, akıl ona değer verir, ona fikrini sorar. Dolayısıyla mutlu yaşamak ile doğaya uygun yaşamak aynı şeydir.’’

Seneca-Mutlu Yaşam Üzerine

Bu tarz amaç ve ihtiraslara sahip kimse sürekli olarak doğal olmayanı, insanın özüne aykırı olanı arzuladığından mutsuzluğa kapılır.

Talih Yüzüne Gülerken:

Seneca, erdemli ve güçlü kişiliğe sahip bireyin talihe asla kanmaması gerektiğini, talihin tatlı yüzünün acı bir yüze dönebilecek değişkenlikte olduğunu bundan dolayı talihe asla itibar etmememiz gerektiğini savunur. Ona göre talih yanıltıcıdır ve erdemli kişi talihine değil emeğine, kendi yaratımı olan şeylere güvenmelidir. Talihe güvenmek bizi mutsuzluğa sürükler. Talihe güvenmek demek aslında hazlar ve korkular ekseninde yaşamak demektir.

Hazlar ve Korkular:

Seneca’ya göre insanı sürekli hata yapmaya, pişmanlığa sürükleyen hazlardan ve insanın girişkenliğini engelleyen korkulardan kurtulan kişi ancak erdemli bir yaşama ve beraberinde mutlu bir hayata sahip olur.

İnsanı hatalara sürükleyen çoğunlukla hazza düşkün eylemlerin vuku bulması ile açığa çıkar. Belki de bu noktada Seneca felsefesi bize yardım eder.

Seneca bize hazlardan, uç duygulardan, uç düşüncelerden ve aşırı eylemlerden sakınarak erdemlere yönelmemizi öğütler. Bize acı veren hatalarımızdan kurtulmamızın ilk koşulu da hazların egemenliğine yani hazların bizim eylemlerimize, duygularımıza ve fikirlerimize kısaca hayatımıza hükmetmesine son vermektir. Özünde insanın hazza üstün gelmesi gerekir. Bizi düşünsel ve eylemsel olarak yönlendiren şeyin hazlar değil akıl ve erdem olmasının gerekliliğine dikkat çeker.

‘’İnsan hazza üstün geldiği gün, acıya da üstün gelecektir. Ancak bir insan, en sağı solu belli olmayan ve kendini kontrol edemeyen efendilere, yani hazlara ve acılara köle olduğunda bu köleliğin ne kadar da kötü ve tehlikeli olduğunu görüyorsun. Dolayısıyla özgürlüğe kaçmalıyız. Bunu mümkün kılan da sadece talihe kayıtsız kalmaktır.’’ 

Seneca-Mutlu Yaşam Üzerine 

 Korkularımızın temel kaynağı talihe olan bağlılığımızdan kaynaklanır. Bundan dolayı güçlü bir zihne, metanete sahip olmak isteyen biri talihin oyunlarına bağlı kalmamalıdır.

Duygu Kontrolü:

Seneca, diğer Stoa filozofları gibi duyguların aşırı uçlarda yaşanmasının doğuracağı kötü durumları bize hatırlatır. Duygulanımın aşırı uçlarda yaşandığı doğal olmayan ve bizi erdemden uzaklaştıran duyguların yok edilmesi gerektiğini vurgular. Hırs, öfke, nefret, intikam gibi duyguların erdeme aykırı olduğunu savunur. Öfke Üzerine adlı eserinde öfkenin geçici bir duygulanım olduğunu ve insanların anlık öfkeyle pişman olacakları şeyler yaptığını bundan dolayı öfkeyle hareket etmenin insanlara zarar verdiğini düşünür. Mutlu Yaşam Üzerine kitabında ise intikam arayışında olanların talihin saldırılarına uğrayacağını söyler.

Otonomi:

Seneca insanların mallarını paylaşma konusunda ne kadar cimri ve burnundan kıl aldırmaz bir tavra büründüğünü ancak buna karşın herkesle hayatlarını paylaşma konusunda ne kadar rahat bir tavır takındığına vurgu yapar. Seneca’ya göre bireyin kendi hayatını her anlamda tek başına yönetmesi, yalnızca kendi hayatının efendisi olması gerektiğini savunur. Bu sav genel olarak Stoa felsefesinde ve felsefe tarihinde anarşistlerin, egzistansiyalistlerin, Marksistlerin, sosyalistlerin, liberter düşünürlerin, kinik felsefesinin de temele aldığı görüşlerdendir. Yani anlayacağınız her alanda olduğu gibi felsefede de özgürlük en temel konu.

‘’İnsanlar mallarını başkasının almasına katlanamaz ve topraklarının sınırlarıyla ilgili en ufak bir anlaşmazlık çıkmayagörsün, hemen taşa ve silaha sarılırlar, buna karşın yaşamlarına başkalarının karışmasına izin verir, hatta gelecekte kendilerini ele geçirecek kişileri bizzat çağırırlar. Parasını paylaşmak isteyen biri bulunmaz, ancak her insan yaşamını birçoklarıyla paylaşır.’’

Seneca-Yaşamın Kısalığı Üzerine

Bireyin bir başkası ya da bir nesneye özgü yaşam sürmemesi, her zaman kendi öz değerini yüceltip erdemli bir birey olması gerekir. Bunun yanında insanların hayatınızla ilgili peşin hükümler vermesine izin vermemeniz gerektiği konusunda da uyarır.

Sahip Olmak Ya Da Olmamak:

Seneca’ya göre her şey doğaya aittir. İçinde bulunduğumuz beden bile aslında bize ait değildir. Her şey gibi dünyevilik de geçicidir. Seneca kaybedecek şeyi az olan insanların özgürlüğe yakın olduğunu savunur. Ona göre insan ancak sahip olduğu bir şeyi kaybedebilir ve şunu belirtir; bilge kişinin tek sahip olduğu şey asla yitirmeyeceği erdemidir. Bundan mütevellit bilge insanların asla haksızlığa uğramayacağını savunur. Çünkü haksızlığa uğrayan kişi maddi manevi bir şeyler kaybeden kişidir.

Siyaset ve Devlete Dair:

 Seneca ve Stoacıların siyaset ve devlete bakış açısı pek sıcak değildir. Özünde Stoa fikrinin Antik Yunan’daki temsilcileri şehir devletlere karşıydı, siyaseti bir zihinsel rahatsızlık olarak nitelendiriyor, birey otonomisi dışındaki otoriteleri reddediyor bunun yanında komünler halinde gönüllü insan ilişkilerine dayanan bir toplumu talep ediyorlardı. Yani özünde anarşistlerdi. Ancak Roma İmparatorluğu dönemine gelene kadarki süreçte Stoa görüşü devlet ve siyasetin içine girdi. Artık Stoacıların temel gayesi komünal hayat değil dürüst ve halkın yararına çalışan iyi siyasetçiler olmaktı. Anarşizm düşüncesinden tam sıyrılmadılar ve yalnızca devleti kabul eden halka hizmet verdiler. Bunun dışında Stoacı görüş siyaseti hala hor gören, devletleri ise bilgeleri kısıtlayan birer araç olarak gören bir anlayışa sahip oldular. Seneca ise bu konuda İnziva Üzerine adlı kitabında şunu izah eder: ‘’Tek tek bütün devletleri gözden geçirmek istesem bile, bilgeye katlanabilecek ve bilgenin katlanabileceği bir devlet hiçbir yerde bulunmuyorsa, hepimiz için zorunlu inziva başlıyor demektir, zira hiçbir yerde inzivaya tercih edebileceğimiz bir şey yoktur.’’

İnziva’ya Davet:

Seneca bilge insanların kendini geliştirmek ve düşüncelerde boğulmamak adına inzivaya çekilmeyi tavsiye eder.

’’ Herkes içinde sadece kendisini bilgeliğe adayanlar inziva uğraşısıyla meşguldür, sadece onlar inzivayı yaşar, zira sadece onlar kendi yaşamlarını iyi gözetmiş olurlar.’’

Seneca-İnziva Üzerine

Zamanın Değeri: 

Seneca zamanı üç başlık altında inceler: ’’ Yaşam üç döneme ayrılır: Geçmiş, şimdi ve gelecek. Şimdi kısa, gelecek şüpheli ve geçmiş ise kesindir.’’ Seneca’ya göre yaşam değerlendirmeyi bildiğiniz taktirde uzundur. İnsanların hayatın kısa olmasından yakınmasının sebebini insanların hayatlarını geçici hazlar, aşırı duygular ve yapmak istemedikleri bir ton şeyle geçirmesine bağlar. Yaşamın Kısalığı Üzerine kitabında buna şöyle değinir: ‘’Yaşam değerlendirmeyi bilirsen uzundur.’’

Seneca’nın felsefesini kendi ağzından kısaca özetlemek gerekirse bu alıntı yazıyı tamamlayacaktır:

‘’Bir adam dışsal unsurlarla bozulmasın ve ele geçirilemez olsun, sadece kendine hayran olsun, ruhen cesur, her duruma hazırlıklı ve kendi yaşamının mimarı olsun. İnsanda bilgi olmadan güven, sarsılmazlık olmadan da bilgi olmaz.’’

Seneca-Mutlu Yaşam Üzerine

-Kızıl Emir

Kaynakça:

. Seneca, Mutlu Yaşam Üzerine-Yaşamın Kısalığı Üzerine

. Seneca, Bilgenin Sarsılmazlığı Üzerine-İnziva Üzerine

. Seneca, Öfke Üzerine

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir